Bir Annenin Kızına Mektubu

Bugün “Elektrik Süpürgesinin Bulunma Yıl Dönümü” nü kutladık.

Evet, bugün büyük kızım ilk göz ağrım Başak'ımın doğum günü. Biz farkında olmasak da çocuklar özel hissettirilmeye, ilgi gösterilmeye, özellikle de “Hep En Olmaya” bayılıyorlar. Biz anne-babalar bazen bir çok şeyi yaptığımızı düşünüyoruz ya da yapmaya çalışıyoruz fakat bazen onlara bunu yansıtamıyoruz galiba. Eşim şehir dışında görevde olduğu için küçük kızımla birlikte akşama bir sürpriz hazırlamayı düşünmüştük lakin Başak bizim unuttuğumuzu düşünerek sırasıyla önce babasını, sonra kardeşini ve en son olarak beni telefonla arayarak temiz bir zılgıt çekti.
En ilginç olanı ise beni arayarak “Anneciğim nasılsın” dedikten sonra; “Bu gün elektrik süpürgesinin bulunma yıl dönümü de sana onu hatırlatmak için aramıştım” diyerek telefonu kapatması oldu. Hâlbuki ben sabah erkenden sosyal paylaşım sitesine doğum günü mesajımı yazmıştım.
Tabi bu sözün üzerine bana da bir cevap hakkı doğdu.  İlk aşkıma bir mektup yazmak ve “Elektrik Süpürgesinin Bulunma Yıl Dönümü'nü" ölümsüzleştirmek istedim.  Sevgili kızım seni anlatmaya kelimeler yetmez ama birkaç satırda seni anlatmak gerekirse okumaya devam et..

Mektubuma kızımın Facebook sayfasına yazdığım doğum günü mesajı ile başlamak istedim.
Canım kızım gözümün bebeği iyi ki doğmuşsun, iyi ki benim kızım olmuşsun. Seni çok ama çok seviyorum. Doğum günün kutlu olsun. Nice mutlu yaşlara...

Bu gün 8 Nisan 2015. Tam 13 yıl oldu sen hayatımıza gireli. O günden beri bizim için nefes oldun, hayat oldun, can oldun.
Sana bir itirafta bulunmalıyım ki hamile olduğumu öğrendiğimde çok şaşırmıştım. Anne olmaya hazır değildim. Daha evliliğe bile alışmamışken hayatımıza yeni birinin girmesi beni çok korkutmuştu. Nereden bilebilirdim ki anne olmanın hiçbir şey ile değişilmeyecek bir duygu olduğunu. Senin böylesine büyük bir ödül olduğunu..
Senin varlığını ilk hissettiğimde ise korkular, sevinçler, kaygılar, heyecanlar bir insanın yaşayabileceği bütün duygular aynı anda bütün benliğimi sardı. Zorlu geçen bir hamilelik sürecinden sonra bir Pazartesi sabahı yine aniden hayatımıza giriverdin. Tam 6 hafta erken doğmuştun. Seni ilk kez kuvözün içinde gördüğümde gözyaşlarımı tutamamıştım. Diğer bebeklere göre çok küçüktün.  Miniciktin, korumasız, savunmasız. Seni öpmeye bile kıyamamıştım. Seni sevmek istediğimde parmağımı ellerinin arasına uzatırdım. Minicik ellerinle parmağımı sıkıca kavrayıp bir daha da hiç bırakmazdın. Sana bir şey olmasından çok korkardım.  Babaannen üzülme “Taşın küçüğü büyümez, insanın küçüğü çabuk büyür” demişti senin için. Öyle de oldu. Her şeye rağmen çabuk tutundun hayata, çabucak büyüdün serpildin.
Bildiğim, gördüğüm, tanıdığım en tatlı en güzel bebektin, hiçbir zaman yaramaz bir çocuk olmadın, her zaman sorumluluk sahibi, uslu bir çocuk oldun.
Hasta olup ateşlendiğinde dünyalar başımıza yıkılır, mutlu olup güldüğünde ise evimize çiçek kokuları yayılırdı. Bütün hayatımız sen olmuştun. İlk dişin, ilk kelimen, ilk adımın hayatımızın heyecan kaynağı olmuştu. Attığın ilk adımda sanki olimpiyat şampiyonu olmuş, bana ilk “anne” dediğinde ise destanlar yazmıştın. Seninle ilgili her şey bizi mutlu ediyor, gururlandırıyordu.
Kreşe ilk başladığın günü dün gibi hatırlıyorum. Sen ağlar, benden ayrılmak istemezsin diye hazırlıklı gitmiştim. Kapıda akşama kadar bekleyecektim. Çocukların çoğu ağlayıp sızlıyor, annelerinden ayrılmak istemiyorlardı. Fakat sen öğretmeninin elini tutup koridor boyunca el sallamıştın bana. Anne gitme, elimi bırakma diye ağlamanı, bacağıma yapışmanı beklemiştim. Sen bu durumu çok normal karşılarken bense hayal kırıklığı yaşamıştım. Sanki beni terk ediyordun. Yine de seni bırakıp işe gitmedim. Bütün gün kapıda bekledim. Annesinin bacağına yapışıp ağlayan çocukları ve bir türlü çocuklarından ayrılamayan anneleri izledim. İçeride senin ne yaptığını merak ediyor, öğretmenine sürekli seni soruyordum. Camlı bölmeden içeriye baktığımda ise senin çok mutlu olduğunu ve etrafını keşfetmeye çalıştığını görüyordum.
İlkokula başladığında ise çok kısa sürede okumayı-yazmayı öğrendin. Sınıf panosunda yer alan elma ağacında ilk senin elman kızarmıştı. Bu hep böyle devam etti. Bana bir sürü ilk yaşattın. Sürekli ne istediğini bilen, bilinçli, çalışkan, başarıya doymayan bir çocuk oldun. Bir anneye verilebilecek en büyük ödül oldun. Bana yaşattığın bütün mutluluklar, sevinçler, gururlar için sana sonsuz teşekkürler ederim meleğim. Dilerim hep böyle devam edersin.

Sevgili kızım..
Henüz 13 yaşındasın karşına türlü türlü engeller çıkacak, hayatın boyunca birçok zorlukla karşılaşacaksın ama ben her zaman senin tüm zorluklarla mücadele edebilecek güce sahip alacağına yürekten inanıyorum.
Anne olarak sana nasihatim ise içli dışlı olmadan önce dostlarını şöyle bir ölç tart, senin yol gösterici sandığın kimseler sakın yol kesici olmasınlar.
Bir kadın için hayattaki en büyük değer olan anneliği bana yaşattığın için sana milyonlarca teşekkür ediyorum. Sen benim mutluluğum, hayatımın en güzel varlığısın. Yüzünde gülümseme yüreğinde sevgi hiç eksik olmasın.
Sevgili yavrum; umarım hayatın boyunca sevgiyle karşılanır, şefkatle kucaklanırsın.
                                                                                                                                             Seni çok Seven Annen